29 Aralık 2011 Perşembe

Balık Avı Oyunu

Gönderen Özge Küçük zaman: 08:35 0 yorum
BALIK AVI
Doğadaki en ilginç canlılar bence balıklar. Su altı dünyası mucize gibi gelir bana hep. Çeşitleri, renkleri, müthiş güzellikleri, suyun altındaki o yaşam, keşfedilmesi gereken bir şey herhalde. Bizim kadar çocuklarda su altındaki yaşamı çok merak ederler. Hatta "öğretmenim balıklar boğulur mu?" tarzında sorular bile sorabilirler. 
Çocukların bu meraklarını gidermek için onlara bir balığın vücut yapısı yaşamı hakkında bilgi verip, onlara hikayeler okunabilir. 
Balıklar hakkında merak edilenler öğrendikten sonra en zevkli kısım gelir. Rengarenk kartonlardan balıklarımızı ve oltamızı yapıp balık avı oyunu oynamak...

Minikler kendi yaptıkları bu oyuncak ile oynamaya bayılıyor.Üstelik küçük kas ve dikkat gelişimi açısından harika bir oyun. Oyuncağımız için gereken şey renkli karton, pipet, ip,mıknatıs ve ataç
Kartondan balıklar kesilip ağızlarına ataç takılır.pipete ip bağlanır. ipin ucuna mıknatıs bağlanır.

Balıklarımız hazır olduktan sonra müzik başlar yerdeki balıklardan en çok tutan grup kazanır.
İyi eğlenceler...

Bebeğiniz 6 Aylıkken Birlikte Yapabilecekleriniz

Gönderen Özge Küçük zaman: 08:12 0 yorum
 

5 Aralık 2011 Pazartesi

Yemek Sorunu

Gönderen Özge Küçük zaman: 00:05 2 yorum
 

"Çocuğum yemek yemiyor. Allah'ım çocuk açlıktan ölecek. Bir türlü sofraya oturmuyor. Ne yapacağımı bilemiyorum." mu diyorsunuz? 
Peki ne yapmak gerekir?
  • Yemek yemeyen çocuklar için kesinlikle öğün arasında bir şeyler verilmemeli. 
  • Yemekten önce iştah kesici abur cuburlar şeyler yasaklanmalı.
  • Çocuk yemek yemese de sofraya oturtulmalı. 
  • Yemek konusunda seçici ve yemekler hakkında olumsuz konuşulmamalı. 
  • Yemekte yerken televizyon kapalı tutulmalı.   
  • Yemek, ödül, disiplin aracı ve pazarlık konusu olmamalı.    
  • Çocuk yemeğini yemediği zaman çocukla ilgilenilmemeli.   
  • Yemekte çocuğa yemesi için psikolojik baskı uygulanmamalı. 
  • Kaşık ve tabakla birlikte çocuğun peşinden koşulmamalı. .    
  • Yemeği ister ye ister yeme tavrı içinde ve ısrarcı olunmamalı.     
  • Yemek hazırlarken çocukların da fikirlerinin alınmalı. .   
  • Yemek yemediği zaman diğer öğünü beklemesi gerektiği söylenmeli.  
  • Yemek yeme alışkanlığı kazandırmak için bir iki öğünü boş geçmenin hiçbir sakıncası olmadığı bilinmeli.

29 Kasım 2011 Salı

Sesimi Duyan Var mı?

Gönderen Özge Küçük zaman: 07:05 0 yorum

Parmak Kuklalar

Gönderen Özge Küçük zaman: 07:00 0 yorum


  Merhabalar...
Bu parmak kuklalar,  uygulama sınavında benim ve arkadaşlarımın yaptığı kuklalar . Kuklalarımız yetiştirmek için harcadığımız o çabanın sonunda böyle şirin şeyler çıktı ortaya. 
Hepimiz tebrik ediyorum :)

Kuklarımızı keçe kumaştan hazırladık.Keçelerin dünyası o kadar geniş ve renkli ki harika şeyler çıkıyor ortaya. Yalnız kalıpları elimde olmadığından ekleyemedim. Umarım beğenirsiniz. 
Sevgiyle kalın...

19 Kasım 2011 Cumartesi

Depremin Sarstığı Hayatlar

Gönderen Özge Küçük zaman: 02:43 2 yorum


Korktum...
    Ben  oyun oynuyordum. Annem çağırdı. "Gelemem, ben oyun oynuyorum" dedim. Nereden bilebilirdim ki annemin beni yanına son kez çağırdığını. Bir şeyler olmaya başladı. Evimize ne oluyor? Neden her şey yere düşüyor? Annem neden bağırıyor? "Korkma!" diyor. Galiba birisi evimizi sallıyor, tıpkı annemin beni salladığı gibi. Ama bir değişiklik var bu işte? Annem beni sallarken canım yanmıyordu ki. Peki şimdi neden ağlıyorum? Annem nerde ki? Uff kolum çok acıyor, her yer karanlık kıpırdayamıyorum. Oyuncaklarım nerede? Bu sesler ne?, neden bağırıyor herkes?

  Bir ses geliyor, bu ses annemin sesi. "Buradayım anne bak görmüyor musun? Anne! anneciğim! Çıkar beni buradan ben senin kucağında uyumak istiyorum. Bu taşlar çok sert, zaten kolumda çok acıyor. Amcaların sesini duyuyorum sanki bir şeyler söylüyorlar ama niye beni görmüyorlar, çıkarmıyorlar? İşte ben bebeğimi de buldum ama o da ağlıyor. Canı acıyor galiba. Ben şimdi onu öper tedavi ederim, hiçbir şeyi kalmaz. Sende böyle yapıyorsun ya... Öpünce hiç bir şeyim kalmıyordu, acımıyordu bir yerim. Anne Korkuyorum! Susadım, acıktım, üşüyorum....

 Birisi bağırıyor uzaklardan “Sesimi duyan var mı?”. Var evet duyuyorum ama siz beni duymuyorsunuz ki. Üstümde sanki babaannemin o ağır yorganlarından var tam on tane. Öyle ağırlar ki bir kıpırdayabilsem.

 Sesler daha da yakınlaştı. Bir el gördüm yabancı bir eldi. Senin eline benzemiyordu.. Toprak içinde, kirliydi. Sonunda o el tuttu elimden, çıkarttı beni taşların içinden. Kimdi o? Dışarısı ne kadar kalabalık herkes ağlıyor. Bir gün okulda Ali Fatma'nın bloklarını yıkmıştı da Fatma çok ağlamıştı. Tıpkı evler o bloklar gibi yıkılmış insanlar Fatma gibi ağlıyor.

    Beni hastaneye götürüyorlar, sen nerdesin anne?
   
Günler geçiyor kolum artık acımıyor, ama içim acıyor. Beni buradan almaya kimse gelmiyor. Annem gelmiyor. Babam gelmiyor. Dedem gelmiyor. Artık daha çok korkuyorum. Herkes etrafımda bir şeyler soruyor bana. "Adın ne? Kaç yaşındasın? Bakıyorum onlara sadece ağzımı bile açmadan bakıyorum. Zaten konuşmaya çalışsam da sesim çıkmıyor ki.
Hâlbuki çığlıklar atıyorum içimden kimse duymuyor, bilmiyor ama benim bildiğim tek şey var o da artık annem ile babam gelmeyecek...

   Depremde belki evleri, okulları, eşyaları her şeyleri gitti. Ama en önemlisi canları gitti. Ateş düştüğü yeri yakar diyorlar ya ateş onları yaktı. Küçücük elleriyle hayata tutunmaya çalışıyorlar, korku dolu gözlerle etrafa bakıyorlar. Belki her şeyi anlıyorlar belki de kısacık hayatlarında ilk kez böyle bir şey yaşıyorlar. Depremin çocukları onlar...

9 Kasım 2011 Çarşamba

Nerde O Eski Bayramlar?

Gönderen Özge Küçük zaman: 09:00 0 yorum
Biraz geç oldu ama ancak fırsat bulabildim yazmaya. Öncelikle herkese iyi bayramlar.

Her bayram daha sık duyar olduk bu cümleyi. "Nerde o eski bayramlar?" O çok eski bayramları yaşayamasamda bizim zamanımızdaki bayramlar da bir başkaydı. Bayram demek heyecandı, gezmekti, avuç avuç şeker toplamaktı. Günleröncesinden bayramlık seçmek,defalarca onu denemek giymek çıkarmaktı. Arife günü banyo yapıp, akşamdan bayramlığını baş ucuna hazırlamaktı. Sabah herkesten önce uyanmaktı. Kahvaltı yapıp ailecek bayramlaştıktan sonra arkadaşlarımızla sokağa çıkıp akşama kadar eve girmemekti. topladığımız paralarla abur cubur alıp piknik yapmaktı. Teyzelerin, dedelerin ellerini öpmek, ne kadar para topladım acaba diye göz ucuyla çantaya bakmaktı. Dedim ya bizim zamanımız da bir başkaydı bayram.

Peki ne değişti? Çocuklar şeker toplamaya bile çıkamıyor. Bizi değiştiren ne? Eski sıcaklık neden yok? Bizi soğutan şey nedir? Sık sık neden bu cümleyi kuruyoruz?
NERDE O ESKİ BAYRAMLAR?

30 Ekim 2011 Pazar

Sobahar Geldi...

Gönderen Özge Küçük zaman: 07:25 0 yorum
 SONBAHAR
Aslında hiç sevmem bu mevsimi. Sanki doğa bize küsüyor gibi gelir bana. Yazın o sıcaklığı yerini yağmurlara, çıplak kalmış o ağaçlara bıraktı. Doğanın yeşilliği, sarıya dönmüş bir vaziyette. Yapraklar dallardan  düşmemek için çaba harcıyorlar. Ama onlarında sonu diğerleri gibi oluyor. Bizede seyretmek düşüyor.


Bence en eğlenceli durum bu mevsimde çocuklarla birlikte yapacağımız etkinlikler. Dışarı çıkıp yere düşen yaprakların üzerinde yürümek, onların hışırtısını duymak, yağan yağmurları seyretmek belkide o yağmurlarda ıslanmak.Tabi dikkatli olmak lazım yağmurda ıslanalım derken hasta olmayalım. Böylece sonbahar hakkında daha somut bilgiler edinirler.Sizlere fikir vermek açısından sınıfımızda da çocuklarla yapabileceğimiz etkinlik örnekleri sunmak istedim.

ŞEMSİYELİ ÇOCUK


Gerekli malzemeler: sararmış yapraklar, ağaç dalları, renkli fon kartonları, yapıştırıcı, makas, pipet, bir avuç sevgi

Yapılışı: Çocuklarla bahçeye çıkılır. çevre gözlemlenir. Ağaçlardaki değişimlere, havanın ısısına dikkat çekilir. Çocuklardan yapraklar,dalla,taş vb.toplamaları istenir. Toplanan malzemeler sınıfa getirilir. Sonbahar ile ilgili çocukların gözlemleri  konuşulur. Daha sonra kartonlardan yarım daireler kesilip pipet üzerine yapıştırılır ve şemsiye
oluşturulur. Pipetlerin saplarına da çocuk resimleri yapıştırılır. Yapraklar, dallar fona yapıştırılır.Sonbahar projemiz hazır.

Sıra geldi ortalığı temizlemeye. Herkese kolay gelsin...

SONBAHAR AĞAÇLARI


Bir başka sonbahar projesi. Toplanan ağaç dalları ile yapılmış sonbahar ağaçları. Miniklerin ellerine sağlık.



Bir başka etkinliğimizde çocukların topladıkları yaprakları kağıda yapıştırıyoruz ve gerisini onlara bırakıyoruz.Sonuç mükemmel...
 

Büyük Adam Olacağım Copyright © 2010 Designed by Ipietoon Blogger Template Sponsored by Emocutez